8 Kasım 2013 Cuma

Yönetici olmak!..


Patron vergi kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle tutuklanıyor. Gazetede kazan kaynıyor herkeste panik…  Ama yönetim kadrosu sakin olmaya çalışıyor, durumu idare etmek için ellerinden geleni yapıyorlar…
 Bir süre sonra tabii faturalar ödenmez hale geliyor. Tehditler başlıyor, yılmıyorlar. Ellerinde silahlarla 10 adam gazeteyi basıyor. Genel müdürün odasına giriyorlar, doğrultuyorlar silahı…
Muhasebe müdürünü çağırın, kasada ne kadar varsa istiyoruz diyorlar. Genel müdür sakin kalmaya gayret ediyor, patronumun haberi olmadan tek kuruş vermem diyor. Günümüzün tabiriyle “Gidere gider” yapıyor… Eli silahlı adamlar parayı alamıyorlar ama genel müdürü kaçırıyorlar… Karısı da o gün doğuma girmiş; tesadüfe bakın… Oğlunun doğumunda eşinin yanında olamıyor genel müdür…
Patronla temasa geçiliyor gerekli para ayarlanıyor, müdürü ‘bırakıyorlar’…
Bir hafta sonra patron gazeteyi kapatma kararı alıyor ama çalışanların 3 maaşı içeride bu arada…
Patronun oğlu genel müdürü arıyor, sana ve yayın yönetmenine tazminatını vereceğiz elimizden gelen bu kadar diyor…
İkisi de paralarını alıyorlar… Tüm çalışanları toplayıp, patrondan aldıkları son parayı ve tazminatları muhabirlere, editörlere dağıtıyorlar…
Bu olayın üzerinden tam 20 yıl geçti, bazı yöneticilerin de içi geçti. Artık duymuyorlar, görmüyorlar, acımıyorlar, hissetmiyorlar.... Ağırlıklarını koymuyorlar, çalışanlarını düşünmüyorlar; kimin umrunda… İşlerini yapsınlar; ne gerek var gelen kredi kartı borcunu, kirasını, telefon faturasını düşünmeye… Onlar güç bela bir şekilde yaşarlar nasıl olsa…